Bugün Ankara Bilişim Kurultayı’ndaki konuşmam ardından İstanbul’a evimin yolunu tutmak için Esenboğa Havalimanı’na gittim. Online Check-in yaptığım için; hemen biletimi alıp uçağa binerim diye düşünürken, sıra bana geldiğinde uçakların İstanbul’daki sis nedeniyle gecikmeli kalkacağı söylendi. Saat 13:00 te kalkacak uçağın ne zaman kalkacağı belli değilken, gişedeki bayan “sabah 08:50 uçağına biletinizi kaydırabilirim, birazdan kalkacak” dediğinde şaşırdım. Saat 13:00 ve benim biletimi 08:50 uçağına kaydıracaklar. Aslında sabahtan beri İstanbul’a hiçbir uçak kalkmamış ve sırayla kalkacak olduğu için ilk sırada 08:50 uçağı varmış. Neyse bileti kaydırdık; bekle babam bekle saat oldu 14:00 – 15:00 hiçbir yerde bilgi yok. THY görevlilerine gidip durumu sorduğumda; İstanbul’daki sis nedeniyle herşeyin belirsiz olduğunu ve ne zaman hangi uçağın kalkacağını bilmediklerini söylediler.
İnanabiliyor musunuz elimde THY bileti var, üzerinde bir saat, kapı numarası, koltuk numarası vs… yazıyor… Hadi uçak gecikti diyelim; koca THY’de 1 görevli de o bilete karşılık gelecek uçağı bilmiyor. Ortalık nasıl karıştıysa… Peki bu çalışanlar, koca Türk Hava Yolları’nda çalışan insanlar, aldıkları maaşı nasıl hakediyorlar? Böyle mi ” Star Alliance” üyesi olunuyor acaba?
Bu arada “Green Port” isimli havalimanı içinde bir Cafeye VAIO’mu açıp ofisi kurdum. İşlerime bakarken saat oldu 15:20… Yahu dedim artık biri cevap versin! Gittiğim THY görevlisine sert çıkıştım. Görevliden gelen yanıt; “durun sizi gidecek uçağa yazalım”. Yahu madem bu uçak vardı; neden haber vermiyorsun? Neyse biletimi aldı, “siz oturun ben biletinizi getireceğim” dedi. Oturdum, 5 dk sonra 15:25 de adam geldi numaraların üstünü çizmiş. TK 127 sefer sayılı uçakta şu şu yerde uçacaksınız, yalnız 5 dk sonra kapı kapanacak acele etseniz iyi olur diye. Bütün makinam açık yayılmışım… Neyse sinirli bir şekilde toplandım koştum, son dakika yetiştim. Peki ne oldu dersiniz?
Yerimi yabancı birine de satmışlar! Hadi onunla tartış, kabin görevlisine de arada ayrıca bir bağrış çağrış adamı indirdiler, ben oturdum. Bu arada bir de bagaj konusu var…İlk Havalimanına girdiğimde bavulumu vermiştim. Ama üzerindeki sefer sayısı, bindiğim değil; iptal edilen uçağa aitti ve binerken bu konuyu sorduğumda bagajların bu uçağa aktarıldığı söylenmişti.
Saat 15:30 da bindiğim uçak saat 16:20 ye kadar bekledi. Tabi insanlar iyice delirdi derken kalktık. 50 dk süren yolculuğumuzu tamamladık. İstanbula yaklaştıkça sis perdeleri İstanbul’un üzerinde görünmeye başladı. Durumun ne kadar büyük olduğunu gördük. Fakat bir sorun vardı. Sabah benim aldığım bilet Sabiha Gökçen iken bindiğim uçak Atatürk Havalimanı’na yöneldi mi! Hadi bakalım evim de Maltepe’de, o yolculuğu kim çekecek…
Neyse sağ sağlim indik havalimanına. Bitti mi çilem dersiniz; HAYIR! Hava limanı tümden karışmıştı… THY’ye ait uçaklar kalkamadığı gibi; yolcularının bagajları kayıptı ve tabi ki inen uçaklardaki bagajlar da kayıptı. Tam bir KAOS!
Bir görevliye nereden bulacağımızı sorduğumda aldığım yanıt daha fenaydı… “hangi bagaj nerede biz de bilmiyoruz. Kimseden bilgi alamıyoruz” gibi saçma sapan bir cümle kurdular. Pekala İstanbuldaki görevliler de maaşlarının hakkını veremiyor; bunu anlamış oldum. Bu arada ortalıktaki dağılmış bagajlar, her yerde bağrış çağrış Havalimanı inliyor . Kayıp bagaj bölümünü hiç sormayın. Sanırım oradaki iki görevlinin başında en son saydığımda 40 kişi falan vardı. Bir görevli daha bulup “arkadaşım ben bagajımı yarın gelip alırım ama bana şunu söyleyin; diyelim çalındı o zaman ne oluyor?” dedim. Adam ne dese beğenirsiniz. “Beyefendi burdan bavul çalınmaz, sizin bavulunuzu alsalar kapıda yakalarız” (Yahu içine benden habersiz gizli verici mi taktınız). Neyse dedim ki “nereden anlayacaksınız kardeşim? Aldı çıktı dışarı? Ne olacak? “kameralar var kayıtları inceler buluruz” demez mi? ŞAKA GİBİ!
1.5 saat sonunda yeter artık deyip bavulun kaydını tutturup Havalimanından kaçtım. Bu sırada aynı uçakta olduğumuz bavulu kaybolan Hakan Bey sağolsun; karşıya geçiyordu birlikte geçtik ve sağ salim evime ulaştım ama dikkatinizi çekerim saat 13:00 te olan normal uçağım THY yetkilileri tarafından 08:50’ye alınıyor, sonra bu biletin hangi uçağa ait olduğu, ne zaman uçacağı bilinmiyor ve son dakika benim sormam ile 5dk kala bana yeni bir sefer veriliyor… Koşturuyorum, yetişiyorum, koltuk dolu?.. Hadi binip gidiyorum, geldiğim yer Avrupa yakası… Hadi iniyorum, bavulum kayıp!..
Bunları yapan Star Alliance üyesi olan Türk Hava Yolları’na, THY’yi çok beğenmeme rağmen bu akşam yaşananları yakıştıramadım. Demek ki Mobil THY reklamları ile “Feel Like s Star” sloganlarıyla olmuyor. Bugün kendimi hiç de Star gibi hissetmedim! Aksine muhatab dahi bulamadım. THY’de kriz böyle yönetiliyor ise; tercih sebeplerimi gözden geçirmem gerekiyor.
Bavulum ile ilgili son durumu da burada paylaşacağım. Bakalım iş tazminata gidecek mi? Yoksa bavulum bulunacak mı? Bu arada bir de o bavulu gelip alın derlerse; işte bir çıngar da orada çıkacak… Bekleyip göreceğiz…
Siz siz olun “Türk Havayollarının Sis Perdesine” yakalanmayın!
Geri izleme: links for 2009-11-23 - Ogo