Son dönemde önüm arkam sağım solum girişimci. Bu durumun önemli bir sebebi de “Girişimciliğin” son dönemin popüler ve teşvik edilen bir kelime olması bence. Girişimciliğin teşvik edilmesini ve desteklenmesini çok önemsiyorum ve ülkemizin ekonomik geleceğini de şekillendireceğine inanıyorum. Fakat Türkiye’de gerçek manada ayakları yere sağlam basan bir girişimcilik ekosistemine “henüz sahip olduğumuzu” ne yazık ki düşünmüyorum. Bunun tabii ki birçok nedeni var. Aslında yazımın temelini ve başlığını da bu bakış açım oluşturuyor.
Son 5-6 yıldır uluslararası internet girişimleri ve bu girişimlerin bol sıfırlı rakamlardan oluşan satış ve yatırım rakamları, ülkemizin genç yetişkinlerinin ve ticarethanelerinin gözünü boyamaya başladı. Ardından bu global girişimlerin kurucularının dünyaya meydan okuyan açıklamaları, parmak arası terlikle kameralara verdikleri pozlar derken, ülkemizin gençleri kariyer planlarını ve kişisel hayatlarını yüzeysel bir şekilde sorgulamaya başladılar. Fakat girişimcilik, derinlemesine ve bireysel bir swot analizinin sonucunda verilmesi gereken bir karardı, bir anlık heveslerin ve öykünmelerin değil…
Özellikle sosyal medya üzerinden girişimcilik konusunda yazılan yazılar, verilen öğütler, yapılan toplantılar ve paylaşımlar, gençler ve fırsatçılar tarafından yakın takibe alındı. Bu amansız takip ve heyecan, gençlerin “girişimcilik” kelimesinin gerçek manasını ve arkasındaki büyük güçlükleri görmeden kendilerine “girişimci” demelerine neden oldu. Girişimcilik, kimileri tarafından bir patronculuk ve çok para kazanma oyunu olduğu zannedilirken; bu oyundan nemalanan kişiler ve kurumlar da bu süreci körüklemeye devam etti. Ancak girişimciliğin gerçek manada süreçleri ve riskleri yerine, sihirli dünyasından ve yüksek rakamlı ekonomisinden bahsedildi. Sonrasında bu girişimcilik kelimesini sahiplenen devlet dâhil ülkemizin önemli kurumları ve isimleri, girişimcilik zemini üzerinde hem ticari hem manevi yapılar kurmaya başladılar.
Başlarken Kaybetmek Mümkün…
Tüm bunlar yaşanırken herkes genç “internet girişimcilerinin” attıkları adımları, aldıkları yatırımları konuşuyordu. Fakat bu başarılı girişimler binler içerisinde birkaç ile ifade ediliyordu. Evet, birileri gerçekten “Startup” olarak tabir edilen ve başarıya yelken açan genç girişimcilerdi. Peki, ya bu girişimcilik büyüsüne kapılıp, başlarken kaybeden ve girişimlerini sağlam zeminler yerine kaygan bir zemin üzerine inşa eden “Startdown” girişimler neredeydi? Onlar bu girişimcilik büyüsünün ve heyecanının bozulmaması için çok fazla dile getirilmiyor ve mümkün olduğunca konuşulmuyordu…
Aslında burada tam da dikkat çekmek istediğim bu… Sosyal medyadaki paylaşımların, röportajların ve havalı fotoğrafların etkisiyle, fikirlerini ve hayallerini hiçbir rasyonel sürece dayandırmadan sadece “sen yaparsın, neyin eksik” motivasyonuyla yola çıkmış ve henüz daha yola çıkarken kaybetmişlerin öyküsü… Bu öykülerin başkahramanı olmamak için girişimci olmadan önce farkında olmanız gereken bazı konular var…
Girişimcilikten Önce Farkındalık!
“Girişimci” gömleğini üzerinize giymeden önce aşağıdaki konularda farkındalığınızı tekrar gözden geçirmeniz gerektiğini düşünüyorum. Bu tespitleri başlarken kaybedenlerden “Startdown” olmamak için her an hatırlayarak yaşamak gerekiyor.
Girişimcilik Hakkında Tespitlerim;
1- Girişimcilik sadece iyi bir iş fikriyle değil, bireysel ve karakteristik bir swot analiziyle de karar verilmesi gereken bir hadisedir.
2- Girişimcilik sadece iyi fikirlerin değil iyi bir iş planının da eseridir. Yeni ve iyi fikirler heyecan uyandırır, iyi iş planları ise saygı uyandırır ve yatırımın kapılarını açabilir.
3- Girişimcilik bir patronculuk değil aslında bir liderlik ve kapsayıcılık meselesidir.
4- Girişimciliğin getirdiği liderlik neredeyse hayat boyu peşinden gelir ve yükü ağırdır.
5- Girişimine liderlik ederken ekibin ile sadece işini ve fikrini değil, geleceğini paylaştığını unutmamalısın.
6- Girişimci bir genç, hayatının en güzel yıllarını belki de acı dolu ve çok zor günlere değişmek zorunda kalabilir.
7- Girişimciliğin ticari boyutunda, henüz yatırım almadan ilk ortağın devlettir ve devlet alacağına daima sadıktır.
8- Girişimciliğin bugün tek sermayesi para değildir. Asıl sermayesi zaman, insan ve paylaşımdır. Çünkü girişimcilik kavramı sanayi ekonomisinde ürün ve hizmet odaklıyken, bugün paylaşım ve değer ekonomisinin bir ürünüdür.
9- Girişimcilik sadece internet üzerinde başlayan, gerçekleşen ve süren bir olay değildir. Yaptığın her girişimin mutlaka fiziksel ve çevrimiçi olmak üzere birçok paydaşı vardır.
10- Girişimci kimliğini sahiplenirken, aslında bir kelimeden daha çok bir hayat tarzını sahiplendiğinin farkında olmalısın. Yani girişimcilikten önce farkındalık kazanmalısın!
Bu tespitler üzerine düşünürsek; maddeler muhtemelen uzayıp gidecektir. Fakat bunları en önemli gördüğüm 10 maddelik bir özet olarak kabul edebilirsiniz.
Büyük Hayaller, Gerçekçi Hedefler!
Girişimciliğin renkli ve ütopik dünyasını anlatan onlarca insanın içerisinde biraz karamsar, bulutlu bir tablo çizmiş olabilirim. Fakat bu siyah tablonun; idealize edilirken tüm detayı parmak arası terlikle sınırlanan ve milyonlarca doların sadece kârına ortak bir maceradan çok daha gerçekçi olduğundan şüpheniz olmasın…