Bir pazar sabahı, dostlarımla dünyanın neden her geçen gün daha kötü bir yer olduğunu tartışıyor, neden dünya ve insanlar için her şey çok daha güzel olabilecek iken bu kadar savaş yanlısı, despot ve kötülük ekseninde bir yükseliş var diye sorulara cevap arıyorduk.
“Hayat dinamik, düşünce ise statiktir”
Geldiğimiz son nokta ise statik düşünce kalıplarının çok sesli ve saygılı bir dinamizme dönüşmedikçe de işlerin iyiye gitmesi zor görünüyor oldu. Ve bu tespiti düşünmek üzere evlerimize dağıldık.
Bu tespit üzerine düşündükçe;
İnsan, hayatın içinde kendi doğrularına öylesine sımsıkı sarılıyor ki başkasının ipine tutunmayı düşünmüyor bile, hatta red ediyor. Bu statik düşünce ipleri bizi hayatın sürekli değişken dünyasında daha konforlu ve güvende hissettiriyor . Fakat engellenemeyen yeni düşünceler, fikirler ve nesiller her gün dünyaya yeni bir perspektif katmaya devam ediyor. Eskiler ise yerini kaybetmemek için yeni fikirleri tekmeleyerek veya ipi keserek aşağı düşürmeye çalışıyor.
Meseleye bu çerçevede baktığımızda en büyük ihtiyacımız birlikte hareket etmeyi öğrendiğimiz, bir akrobasi gösterisinde olduğu gibi ipin bir ucunda sımsıkı dururken ipin diğer ucundaki insana güvenerek kendimizi karşı tarafında fikirlerine doğru bırakarak denge ve güveni sağlayabilmek…