Yüzlerce marka, binlerce kampanya, milyonlarca harcanan para… Üstelik büyük bir çoğunluğu tek seferlik! Ölçümleme ise çok sığ…
Her kampanyanın bir yaşam eğrisi var uzun veya kısa, bir gün mutlaka bitiyor ama 2 önemli soru var elimizde;
1- Tüketicinin zihninde geride ne bıraktın?
2- Markanın geleceğine neyi taşıdın?
Özellikle son yıllarda dijital ekosistem ve sosyal medya özelinde hazırlanan kampanyalar ile marka yöneticilerinin beklentileri çok yüksel(til)di. Kampanya sonucu, “ne kadar çok insana erişim o kadar iyi sonuç” olarak algılandı. Üstelik bu bol sıfırlı rakamlar başarı hikayesi olarak sektörümüzün önemli dergilerinde yazıldı, güzide konferanslarında anlatıldı.
Peki ya sürdürülebilirlik?
Her kampanya için bulunmaya çalışılan fikirler, her kampanya için hazırlanan o büyük medya planları ve o planlara harcanan büyük (çok büyük) paralar… Üstelik tekrar ve tekrar…
Halbuki yeni nesil iletişimde kampanyalar değil, ilişkiler önemli bir yer tutuyor.
Sürdürülebilir dijital ilişkiler ve bunun gerçek hayata yansıyan deneyimleri…
Kurumların pazarlama ve iletişim departmanlarına sormamız gereken soru; gerçekten markanız için sürdürülebilir ilişkilere ne kadar yatırım yaptınız/yapıyorsunuz?
Bir Hatıra;
Bilgi Üniversitesi’nde yüksek lisans dersime giren bir öğrencim, Türkiye’nin ilk 500 şirketlerinden birinde kurumsal iletişim departmanında “uzman” ünvanıyla çalışıyordu. Bir derste yukarıda yazdıklarımı paylaştığımda şöyle bir tepkiyle karşılaştım.
“İyide hocam bu anlattıklarınız işin zor ve uzun vadeli tarafı, parayı bastırıp yine ilişkiye girmek varken ne gerek var böyle uzun vadeli planlara, ilişkilere. Biz hemen sonucu görmek istiyoruz, zaten üst yönetimde raporlarda bunu arıyor.”
Ben de şöyle bir cevap vermiştim;
“Parayı bastırmak kolay ama söylediğin şekilde tüketiciyle olan bu ilişkinin kısa süre sonra biteceğini ve yeni arayışlara gireceğini unutuyorsun sanırım…”
*Sürdürülebilirlik: daimi olabilme yeteneği.İşte bu yüzden; “Kampanya bir şeydir, Sürdürülebilirlik her şey!”